Dr Fatih Anıl / dr.fatihanil@gmail.com
İş yaşamında artık konuşulan konular, günü kurtarmanın ötesinde sürdürülebilir kurumlar ortaya çıkarmak etrafında yoğunlaşıyor. Burada bahsedilen konu özellikle şirketlerin yanı sıra markaların ilelebet var olması realitesinden geçiyor. Uzun dönemli strateji ve vizyon çerçevesinde çevre, doğa ve toplumla bütünleşerek, verimlilik ve kârlılığın yakalanması yoluyla elde edilecek sürdürülebilirlik önem kazanıyor.
Kuruluş ve markaların hayat evrelerini sürdürebilmeleri için mutlak surette kurumsallaşmaları gerekiyor.
Ekonomik sistem içindeki işletmelerin yüzde 90’ının aile işletmesi olduğunu düşünürsek, devamlılık açısından bu şirketlerin kurumsal yönetim ilkelerine geçmeleri gerekliliği ortaya çıkıyor. Bir işletmenin devamlılığı ancak kalıcı işler ortaya çıkarmasıyla mümkün olabilir. Oluşturulan vizyon, misyon bir dereceye kadar yeterli olabilecek fakat sürdürülebilirliği sağlamak ancak kurumsal yönetim ilkelerini uygulamaya geçirmekle mümkün olabilir. Kurumsal yönetim ilkeleri ortaklıklar ve halka açılmayla birlikte doğal olarak hız kazanacaktır.
Markalar, devamlılığı sadece kendi pazarında var olmakla değil, global piyasalara hitap etmekle gerçekleştirebilirler. Büyük pazarın nimetlerinden yararlanarak ölçek ekonomiler yoluyla yerel pazarlardan dünya pazarlarına açılacak stratejiler geliştirerek markanın kalıcılığı sağlanabilir.
Konunun dünya ölçeğinde geliştirilebilmesi markanın büyümesi ve gelişmesine ivme kazandırır.
Bir marka oluşturulurken, diğer markaları taklit ve takip etmek yerine, kendi eksenini oluşturup izlenen ve takip edilen oluşum içine girmek hedeflemelidir. Burada markaya kalıcılığı getirecek bir diğer faktörün, yenilik ve inovasyona, araştırma ve geliştirmeye ayrılan pay olacağı göz ardı edilmemelidir. Kuruluşlar ve markalar kurumsallaşmayla birlikte küresel ölçekte kararlar alabildiği ölçüde devamlılığı yakalayabilirler.
Burada önemli olduğuna inandığım ayrıntı gözden kaçırılmamalıdır. Şirketler kurumsallaşmaya çalışırken hantallaşma tuzağına düşmemeye özel önem vermelidirler. Sürdürülebilirliğin ön koşulu; kurumsallaşmayla birlikte global düşünüp, yerel davranmaktır. Bu kavrama göre strateji geliştirenlerin büyümesi daha da hız kazanacaktır. Küresel marka olma yolunda ilerlerken, uluslararası kuruluşlarla yapılacak iş birliği ve ortaklıklar sürdürülebilir olmayı desteklemektedir. Üretimin tüm aşamaları veya verilen hizmetin her safhasında etik kurallar, çevre duyarlılığı ve toplumsal değerler hesaba katılarak tedarikçiden son tüketiciye kadar, zincirin tüm halkaları göz önüne alınmalıdır.
Sonuç olarak markanın devamlılığı, bir bakıma topluma ne verdiğine bağlıdır. Markanın çevre duyarlılığı, kurumsallaşma derecesi ve küreselleşme becerisi ile kabiliyeti önemlidir.Söz konusu bu adımları atıp gayret eden işletmeler, sürdürülebilirliği yakalamada ciddi bir avantaj sağlayacaktır.