Orta Doğu’daki İsrail–İran gerginliği yükseldikçe, küresel ekonomik dengelerde ciddi sarsıntılar yaşanıyor. Uzmanların işaret ettiği gibi, bu çatışmanın yansımaları tüm dünyada enflasyon, enerji arzı ve para politikaları üzerinde belirgin etkiler yaratabilir.
Öncelikle petrol piyasası çalkalanıyor. İran’a yönelik hedefli saldırıların ardından petrol fiyatları %7 ila %11 oranında yükselerek yaklaşık 78–80 $/varil seviyesine ulaştı. Bu hareketlilik, Asya ve Avrupa merkezli enerji fiyatlarını yukarı çekerek, enerji ithalatçısı ülkelerde tüketici maliyetlerinde yeni bir baskı yaratıyor .
Buna bağlı olarak enflasyon yeniden tırmanışa geçebilir. Fed ve İngiltere Merkez Bankası (BoE) gibi merkez bankaları, olası enerji şokları nedeniyle faiz indirimlerini erteleme eğiliminde. Bu durumda faizlerde “gecikme etkisi” yaşanabilir; yani ekonomik toparlanma hedefine ulaşmak daha uzun sürebilir .
Piyasalar da risklere duyarlı. Geopolitik belirsizlikler nedeniyle uluslararası hisse senedi endeksleri baskı altına girerken, yatırımcılar “güvenli limanlar” olarak bilinen altın, ABD Doları ve kısa vadeli tahvillere yöneliyor . Örneğin ABD ve İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde merkez bankalarının rate cut kararları askıya alınabilir.
Teknolojik ve hizmet sektörlerinde de etkiler var. Artan petrol fiyatları, lojistik maliyetlerde yükselişe neden olurken, üretimin konteyner sevkiyat maliyetleri artabiliyor. Bu durum global enflasyonist eğilimi besliyor.
Sonuç olarak, bu İsrail–İran gerilimi kısa süreli bir jeopolitik kriz olmaktan öteye geçebilir. Ekonomi uzmanları, bu şartlar altında enerji arzı ve merkez bankası tepkilerini dikkatle izliyor. Eğer çatışmalar tırmanırsa, sadece petrol değil, gıda tedarik ve yatırım kanalları da etkilenecek. Bu durum, gelişmekte olan ülkelere daha ağır bir yük olarak yansıyabilir.