Aile Şirketlerinde Profesyonelleşmenin Zorunluluğu
Türkiye’deki işletmelerin %95’inden fazlasını aile şirketleri oluşturuyor. Ancak ne yazık ki bu şirketlerin çok azı ikinci kuşağı sağlıklı bir şekilde devralabiliyor. Bunun temel nedenlerinden biri, duygularla iş arasındaki sınırların bulanık olması ve profesyonelliğin yeterince oturtulamaması. İşte tam bu noktada, aile şirketlerinde kurumsallaşma kaçınılmaz bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor.
Kurumsallaşma sadece prosedürler yazmak ya da bir organigram çizmek değildir. Asıl mesele, duygusal bağların iş süreçlerini yönetmesine engel olacak sistemlerin kurulmasıdır. Duyguya kıymet verilir, ama kararlar duyguya teslim edilmemeli. Aksi takdirde hem aile ilişkileri hem iş sağlığı zarar görür.
Duygular ve İş: Birbirini Desteklemeli, Engellememeli
Aile içinde büyüyen işlerde, çoğu zaman profesyonel ilişkiler yerine “akrabalık ilişkileri” ön plana çıkar. “O benim abim, laf söylenmez”, “Oğlum hata yaptı ama alışır zamanla” gibi cümleler, aslında büyük sorunların habercisi, artçı depremleridir. Çünkü aile üyeleri duygusal olarak birbirine bağlı olsa da, iş ortamında herkesin rolü ve sorumluluğu net olmalıdır.
Buradaki ince çizgi şudur: Aile bağlarını korurken, iş ortamında profesyonel sınırları net bir şekilde çizebilmek. Bu çizgiyi korumak, aile şirketlerinde sürdürülebilirlik ve büyüme için temel şarttır.
Profesyonellik Ne Demektir?
Profesyonellik; işe alınan kişinin yetkinliklerine göre değerlendirilmesi, performansa göre terfi ettirilmesi ve kuralların herkes için eşit uygulanması demektir. Aile bireyi de olsa, şirketteki pozisyonu liyakatle hak etmeli, diğer çalışanlar gibi denetlenmeli ve değerlendirilmelidir.
Bunun için şirket içinde şu sistemlerin kurulması gerekir:
- Tanımlı görev ve sorumluluklar
- Şeffaf performans değerlendirme sistemi
- Kurallara uyum kültürü
- Yönetim kurulu yapısı ve profesyonel danışmanlık desteği
Bu adımlar sayesinde, iş yerinde profesyonellik duygusal ilişkilerin önüne geçmez, tam aksine onları koruma altına alır. Çünkü profesyonellik çatışmaları azaltır, beklentileri netleştirir ve karar almayı kolaylaştırır.
Kurumsallaşmanın Aile Bağlarına Katkısı
Kurumsallaşma genellikle aile bireylerinin birbirinden uzaklaşacağı endişesiyle karşılanır. Oysa doğru bir kurumsallaşma süreci, aile bireyleri arasındaki iletişimi güçlendirir. Net roller sayesinde herkesin sınırları belirlenir, sorumluluklar adil şekilde paylaşılır. Bu da çatışmaların azalmasını sağlar.
Ayrıca, iyi yönetilen bir aile şirketinde işler daha düzenli yürür ve herkesin özel hayatına daha fazla vakit kalır. Anne-babalar çocuklarıyla daha çok zaman geçirebilir, kardeşler iş dışındaki bağlarını güçlendirebilir.
Unutmamak gerekir: Aile şirketlerinde kurumsallaşma, hem işin hem aile ilişkilerinin sürdürülebilirliği için gereklidir.
Karar Alma Süreçlerinde Duyguların Etkisi
Aile şirketlerinde kararlar çoğu zaman “hissedilen” bir şeye göre verilir. Ancak kurumsallaşmış yapılar, bu süreci daha objektif hale getirir. Örneğin:
- Yatırım kararları finansal analizlere dayanır.
- İşe alımlar yetkinliklere göre yapılır.
- Ücret politikaları piyasaya ve performansa göre şekillenir.
Bu sistemler sayesinde, patronun o anki ruh haline göre değil; veriye ve stratejiye dayalı kararlar alınır. Bu da şirketin istikrarını sağlar.
Profesyonel Dış Danışmanlık ve Eğitim Şart
Aile şirketlerinin kurumsallaşma sürecinde en büyük destek profesyonel danışmanlardan gelir. Tarafsız bir gözle yapılan analizler, mevcut durumun fotoğrafını net şekilde ortaya koyar. Aynı zamanda, aile bireylerine uygun rollerin belirlenmesi, iletişim eğitimleri ve yönetim becerilerinin geliştirilmesi gibi konularda uzman desteği alınması büyük fark yaratır.
Bu noktada Şirket Gelişim Akademisi olarak bizler, hem stratejik planlama hem de aile içi iletişim konularında bütüncül çözümler sunuyoruz. Amacımız, aile bağlarını zedelemeden şirketi geleceğe hazırlamak.
Nesiller Arası Geçişte Profesyonellik Anahtar Rol Oynar
Aile şirketlerinde nesil geçişi her zaman kritik bir süreçtir. Birinci kuşak girişimcidir, ikinci kuşak geliştirici, üçüncü kuşak ise genellikle dağıtıcı olabilir. Bu döngüyü kırmanın yolu, erken yaşta kurumsallaşma adımlarını atmaktır.
Genç kuşaklara sadece bir şirket değil, güçlü bir yönetim kültürü ve sistem bırakmak gerekir. Bu da ancak profesyonel süreçlerle mümkün olur.
Sonuç: Hem Aile Kal Hem Kurumsal Ol
Aile şirketlerinde en büyük başarı, hem aile kalabilmek hem de kurumsallaşabilmektir. Bu ikisi birbirine zıt değil, aslında birbirini tamamlayan iki değer olabilir. Duygularımızı koruyarak profesyonel davranmak mümkündür. Yeter ki bu çizgiyi doğru belirleyelim ve sürdürülebilir başarı için gerekli adımları atalım.
Unutmayın, profesyonellik sadece işinizi değil, ailenizi de korur.