Geleneksel turizm anlayışı uzun yıllar boyunca rakamlarla, ziyaretçi sayılarıyla, konaklama süreleriyle ölçüldü. Ancak pandemi sonrası şekillenen dünyada, artık tek başına “ziyaretçi çekmek” yeterli değil. Bugünün gezgini, yalnızca eğlenmek değil; anlamlı deneyimler yaşamak, kendisini özel hissetmek ve bir yere duygusal bağ kurmak istiyor.
Eğlence sektörü bu büyük dönüşümün tam merkezinde. Artık insanlar, geçici heyecanlar değil, kalıcı anılar arıyor. Bir tema park, bir akvaryum, bir marina veya bir eğlence tesisi — her biri, ziyaretçilerin hayatlarının bir anına dokunma şansına sahip. Ve bu temas, doğru şekilde kurgulandığında, sadece bir ziyaret değil; bir sadakat hikâyesine dönüşüyor.
Ziyaretçiyi “Müşteri” Olmaktan Çıkarıp “Misafir”e Dönüştürmek
Bu yeni dönemin gerekliliklerini erken fark eden Viaport Marina, klasik eğlence ve alışveriş merkezlerinin ötesine geçerek, ziyaretçilerine bütüncül bir deneyim sunuyor.
Burada hedef; misafirlerin kendilerini bir alışveriş merkezinde ya da bir eğlence tesisinde değil, özgürce keşfettikleri bir deneyim dünyasında hissetmelerini sağlamak.
Her bir temas noktası önem taşıyor:
- İlk karşılama anı
- Deneyim sırasında kurulan samimi diyaloglar
- Mekânsal tasarımın sağladığı rahatlık
- Ayrılış anında bırakılan sıcak izlenim
Bu detaylar, bir ziyaretçinin zihninde İstanbul’u, Viaport Marina’yı ve tüm Anadolu Yakası’nı farklı bir yere konumlandırıyor.
Sürdürülebilir Başarının Sırrı: İnsanla Kurulan Bağ
Bugünün turizminde asıl başarı, tabelalardaki rakamlarda değil; ziyaretçilerin ruhunda bırakılan izlerde gizli. Bir gün değil, yıllar sonra bile hatırlanan anılar yaratmak; sadece tesislerin değil, markaların da geleceğini inşa ediyor.
Viaport Marina bu vizyonla hareket ederek, İstanbul’un Anadolu Yakası’ndan başlayan “Yeni Bir İstanbul” hikâyesinin önemli bir sayfasını yazıyor.
Gökmen AYDIN
Via Entertainment ve Fuarcılık Direktörü